Evet bir benzeri daha yok Venedik’ in… Çok özel bir bölge, burası Italya’nın kuzey doğusunda Adriyatik denizinde, anakaraya 4km uzunluğundaki kara ve tren yolu ile bağlanmış adalar şehri! Venedik toplamda 118 adacıktan oluşur. Bu adalarda birbirlerine köprüler ile bağlanır. İşte durum böyle olunca Venedik’ te toplam 170 kanal ve adaları birbirine bağlayan 400 köprü bulunur.Bu köprülerden en ünlüsü mü? Grand Kanal (kanallardan en genişi) üzerinde bulunan Rialto Köprüsüdür…
Bu küçük kanal ve adacık bilgilerinden sonra size öncelikle birkaç küçük tavsiyede bulunmak istiyorum.
Adalardan oluşan Venediğe arabalar malesef giremiyor. Araba ile geldiyseniz arabanızı Venedik’in girişinde, Piazzale Roma‘ da bulunan dev katlı otoparka koymanız gerekiyor. Buda size günlük 25€ gibi bir ücret olacak. Arabanızı parkettikten sonra yayansınız. Gezerken tabii yürümek çok güzel ama! otelinize gitmek için bavulunuzu km.’lerce çekiştirmek inanın hiç eğlenceli değil. Tedbirli gidin. Biz severiz çok eşya götürmeyi. Aman bu tatilde unutun. Az ama öz kıyafet benden tavsiye.. Eh tabii başka çözümlerde var. Mesela oldukça lüks bir otelde kalıyorsanız sizi özel gondollarıyla şehrin girişinden alabilirler. Bir başka çözüm ise Venedik’in anakaraya bağlantı kısmında bulunan Mestre şehrinde konaklamak. Böylelikle hem daha uygun fiyatlı bir otelde kalır, hem de arabanızıda otelin parkına koyabilirsiniz. Mestre’ de kalmaya karar verirseniz en önemli nokta, otelinizden Venedik’e ulaşımınızı sağlıyacak ekspress otobüsün duraklarına yakın olması. Oh sonrası çok rahat otelden çık hemen otobüs 10 dakikada Venedik Piazzale Roma’dasınız. Birkaç otel tavsiyesinde bulunabilirim. Daha önceden kaldığımız Hotel Mondial, bu otelin çok yakınında bulunan Hotel Lugano olabilir.
Evet tavsiyelerden sonra gezimize başlayabiliriz. Öncelikle tüm gün yürümek dışında Venedik’te ulaşımınıza yardımcı olacak, ayrıca Murano, Burano gibi daha uzak ünlü adalara gitmenizi sağlıyacak Vaporettolar için biletinizi alın. Venedik’i birkaç bölgeye ayırmışlar. Bu bölgelerden ilk görmeniz gereken yer meşhur San Marco meydanı ve Castello bölgesi.
Buraya gitmek için 1 Numaralı Vaporetto’ ya binebilirsiniz. Vaporetto sizi Grand kanaldan geçirerek bir o kıyıya bir bu kıyıya uğrayacak. Dolmuş gibi dura dura, yolcu ala ala ilerleyeceksiniz. Bu sırada bizde büyük ihtimalle gözünüzü harika yalılardan alamıyor olacaksınız. Vaporettodan San Marco durağında veya bana kalırsa bir sonraki durak olan S. Zaccaria durağında inebilirsiniz.
Vaporetto ’dan S. Zaccaria durağında indiğinizde “ Riva Delgi Schiavon ” (Slav rıhtımı / sular rivası – rıhtımı) alanında olacaksınız. Buranın başlangıcı Dükler Sarayıdır ve tüm Castello’nun kıyı bölgesini kapsar. Burada birçok hediyelik eşya, yiyecek satan tezgah var. Hemen sol tarafınıza doğru ilerleyerek San Marco meydanına gelebilirsiniz. San Marco meydanı Venedik’in en popüler en önemli ve en kalabalık meydanıdır. Burada Dükler sarayı, San Marco Bazilikası ve Campanile di San Marco (çan kulesi) bulunmaktadır. (180×80 m.)
Meydan girişinde iki yüksek granit sütun ile karşılaşacağız. Bir sütun üstünde, koruyucu Aziz Theodoros ’ a ait heykel (ilk koruyucudur, sonra yerini Marcos almıştır), diğerinde ise bir ayağı denizde bir ayağı karada olan kanatlı aslan heykeli yer alır. Geçmişte bu iki sütun arasına darağacı kurulurmuş, idamdan sonra ise vücutlar 1 hafta boyunca, taaki ertesi pazar gününe kadar, Dükler Sarayının en solunda bulunan kırmızı iki sütuna asılırmış. Bu iki sütunun diğerlerinden farklı renkte olmasının nedeni budur.
Meydan güvercinlere ve karnavallara ev sahipliği yapmaktadır. Öyle çok güvercin var ki meydanda ve öğle evcillerdiki.. Harika bir sahneye tanık olduk. Güvercin minik bir kızın kafasına kondu tabii inanılmaz korktu, ağlamaya başladı. Babası kızını kollarının arasına alıp, güvercinlere yavaş yavaş tekrar alıştırdı. :)
Haydi yapılara detaylıca bakalım:
Campanile di San Marco (Çan Kulesi) :
Orjinali 1514 yılında yapılmış olan Çan kulesi 1902 yılında çökmüş ve 1912 yılında tekrar inşaa edilmiştir. Zamanında deniz feneri olarak kullanılan kule 98 metre yüksekliktedir. Gün geçtikçe kule yana doğru çökmektedir. Kuleyi ziyaret edebilirsiniz. Buradan Venedik manzarası bir harika. Asansör ile çıkabiliyorsunuz :) İnanın çıktığınıza değecek. Bazilika’nın kubbeleri, SAn Marco meydanı ve diğer adalar çok güzel gözüküyor.)
Basilica di San Marco (Aziz Markus Bazilikası ):
San Marco Bazilikası; Venedik için çok önemli olan Aziz Marcus’un kemiklerinin Venedik’e getirilmesi şerefine 9. yüzyılda inşa edilmiştir. Bazılika nın dış cephesinde bulunan altın mozaikler hemen dikkat çeker. Altın kullanımından dolayı bazilikaya Altınlar Bazilikası (Chiesa d’Oro) da denir. Ana kapının üstünde bulunna atlar ise Konstantinapolis’ ten 1204 yılında getirilmiş bronz atların kopyalarıdır. Bazilikada ayrıca iki önemli bölge var,bunlardan ilki Museo Marciano: Aziz Markos’un hazinelerinin sergilendiği müze ve diğeri Pala d’Oro: 12. yüzyılda işlenmeye başlanmış çok önemli bir altar tablosudur.
Palazzo Ducale (Dükler Sarayı):
Dükler Sarayı, geçmişte konsey ve mahkeme salonu, hapishane ve pek çok dükün ikameti olarak kullanılmış. Rehberli tur yapabilirsiniz. Çok keyifli oluyor. Bir de dükler sarayının meydana bakan kısmında sıra sıra sütunlar çok etkileyici. Küçük bir detay: Sütunlara dikkatlice bakarsanız sağ tarafta bulunan iki sütun kırmızı renklidir. Biraz önce anlattığım idamı simgelemekteler.
Ponte dei Sospiri / Bridge of Sighs – (Ahlar Köprüsü):
Dükler Sarayının hemen arkasındaki kanal üstünde 1603 yılında yapılan bu köprü dükler sarayı ve hapisaneyi birbirine bağlar. Idam cezasından önce hücrelerinden çıkartılan mahkumlar bu körünün üzerinden geçirilerek meydana getirilirlermiş. Amacı mahkümlara güzel Venedik’i bir defa daha göstererek dünyanın güzelliklerini bir daha anlamalarını sağlamakmış.
Böylelikle San Marco meydanını tamamlamış oluyoruz. Buradan sonra isterseniz Vaporettoya binerek isterseniz de yürüyerek, ki tavsiyem bu yönde, Venedik’i keşfetmeye devam edebilirsiniz.
Bir diğer yazımda Venedik’te gezilecek yerlere devam edeceğim.
Görüşmek üzere,
supernicevisit.