Birbirinden güzel ‘Ege’ nin saklı köyleri‘ arasında herkes tarafından en bilineni sanıyorum Şirince.
Şirince adı insanı çekiyor, kucaklıyor. İsmi hemen hafızalarda kalıyor… Ege’ ye gitmişken bir anda Şirince’ de bulabiliyor insan kendini.
Gidenler anlata anlata bitiremiyorlar. İnsan merak ediyor haliyle…
Neresiymiş bu güzel mimarili köy? Neresiymiş bu meyve şaraplarının yapıldığı yer? Neresiymiş dünyanın sonu geldiğinde yok olmayacak bu yerleşim?
Eskiden bir Rum Köyü olan Şirince’ ye, mübadele zamanında Rumelili Türkler yerleştirilmiş. O zamandan bu yana çoğunluklu olarak Türklerin yaşadığı adı gibi çok şirin bir köy burası. Dar sokakları, özgün mimarisi ile insanı büyüleyen bir atmosferi var. Birde tabii dillere destan meyve şarapları.. Aa birde matematik köyü var hemen yakınında…
Şirin mi şirin Şirince’ nin adı tarih boyunca sürekli değişik isimler verilmiştir. Bunlar arasından en bilinenleri Çirkince. Şirince’ ye neden Çirkince adı verilmiş derseniz, şöyle ki: Şirince tabii çok ama çok güzel bir köy. Köy halkı kimseler buraya gelmesin, köylerini çirkin zannetsinler diye köyün adının Çirkince olmasını istemiş. Böylelikle bu güzeller güzeli köy Çirkince olarak tarihte yerini almıştır. Taa ki Cumhuriyetin ilk yıllarında İzmir Valisinin (o zamanlar İzmir Valisi Kazım Dirik’ miş) köyü ziyaret etmesine kadar köyün adı Çirkince olarak kalmıştır.
Selçuk’ a 8 km olan bu köye ulaşmak için, hafif virajlı yollardan küçük bir tepeciğe çıkmanız gerekiyor. Yeşillikler arasından gideceğiniz hoş bir yolun ardından köye ulaşıyorsunuz. Arabalar, köy girişine kadar girebiliyor. Dolayısıyla araba ile geldiyseniz arabanızı köy girişinde bırakmanız gerekiyor. Şanslıysanız, sokakta bulunan birkaç yerden birine arabanızı koyabilirsiniz. Eğer yer yok ise, hemen girişte bulunan otoparklara arabanızı park edebilirsiniz.
Artık rahat rahat Şirince’ yi gezebilirsiniz.
Köy minik olunca haliyle gezmekte çok kolay oluyor. Şirince dar, arnavut kaldırımı sokakları, özgün mimarisi ile insanı resmen büyülüyor. Durum böyle olunca 1-2 saatte gezilecek köyde en azından 1 gün geçirmek şart oluyor.
Köyde dikkatleri ilk çeken Şirince evleri oluyor. Şirince evlerinin çoğu 19. yy’ da inşa edilmiştir. Genelde 2 katlı olan bu evler ağaçların arasında büyük bir uyum içerisinde, doğa ile uyumlu serpiştirilmiştir resmen. Bu kadar güzel olmalarında kuşkusuz 1995 yılında köye yerleşen Sevan Nişanyan’ ın etkisi büyüktür. Kendisi geleneksel mimari korumak ve evleri restore etmiştir. Hatta öyle ki, Şirince evlerine Nişanyan Evleri bile denir. Ancak devlet izni olmadan restorasyon yaptığı için, hapis cezasına çarptırılmıştır. Evet izin alınmalı o ayrı bir konu ama, ülkede bu kadar kaçak iş yapılırken, bu kadar çirkin kentleşme var iken, insan üzülüyor… Neyse…
Şirince’ de ne yenir, ne içilir?
Şirince’ de meyve şarapları deneyebilirsiniz.
Minik köyün, minik çarşısında yanyana ve karşılıklı dizilmiş birçok şarap evi, tadım için sizi çağıran sahipleri var. Bu köy meyve şarapları ile pek ünlü. Birçok kişi sadece bu şarapların tadına bakmak için köye geliyor. Kavunlu, çilekli, erikli… çeşit çeşit meyve şarabı yapıyorlar. Benim favorim kavunlu olanı.
Şirince’ nin şaraplarını detaylı olarak yazdığım yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Şirince’ de kumda kahve içebilirsiniz.
Bir çok kafeden biri olan Fındık Cafe’ de kumda kahvemizi bir güzel yudumladık. Yanında da mürver şerbetini… Kahve bir yana, bu nasıl güzel bir şerbettir? Hiç içtiniz mi? Ben çok ama çok beğendim…Mürver nedir derseniz, aslında çoğu yerde karşılaştığımız bir çeşit ot, çalı.. Beyaz renkli. Kıymetini bir Şirince’ de biliyorlar galiba… Kuzguncukta’ da bulunuyormuş bu bitki, evde yapılabilir mi ki? Denemek lazım… Bu arada kumda kahvemizi içtiğimiz Fındık Cafe’ de yanında götürmek isteyenlere şişe ile de satıyorlar.
Şirince teyzelerinden dağ kekiği, nane, adaçayı alabilirsiniz.
Ege köyünde olduğu gibi Şirince’ de de teyzeler kekik, nane, adaçayı, ıhlamur… satıyorlar. Bardağı 2 TL’ ye mis kokan kekik almanız mümkün.
Görüşmek üzere,
supernicevisit