Arezzo’dan ayrıldıktan sonra sırada Montepulciano vardı. Çok güzel doğa manzaralarına şahit olarak bu tipik rönesans şehrine ulaştık. Burası, etrafı insanları kendine hayran bırakan lal rengi Vino Nobile di Montepulciano üzümleri ile kaplı olan, tepeye kurulmuş, minik ama etkileyici bir şarap şehri. Godiolo, Boscarelli, Sanguineto gibi birçok ünlü şarap üreticilerinin mahsenleri bu bölgede bulunuyor. Çoğunun mahsenleri şehrin merkezinde olmasa bile, deneme yapabileceğiniz dükkanları mutlaka bulunuyor.
Biz Montepulciano’ ya vardığımızda güneş batmak üzereydi, ve etrafı aralıklarla sis kaplamıştı. Bir müddet hayranlıkla, manzarayı izledik. Ardından koca şehir kapısından geçerek Montepulciano’ ya merhaba dedik. Bu şehre de diğer çoğu rönesans şehrinde olduğu gibi araba ile giriş yasak. Ancak belli saatlerde, buranın sakiniyseniz giriş yapabiliyorsunuz. Saat 18:00 e yaklaştığından dükkanlar kapanmak üzereydi. Küçük bir gezinti yaptıktan sonra akşam yemeğimiz için şehrin tepesinde bulunan Osteria del Conte’ye gittik ve mümnun kaldık. Aslında Montepulciano’ ya gidiyorsanız tek bir adres varsa oda Osteria Acquacheta!!!
Osteria Acquacheta için ilk akşam rezervasyonumuz yoktu, dolayısıyla yer bulamadığımız için gidemedik. Ama ikinci günümüzün erken saatlerinde arayıp, öğle yemeği için rezervasyonumuzu yaptırdık. Daha önceden gidenlerden methini çok duymuştum ama böyle bir lezzet olabileceğini inanın tahmin edemezdim. Burası Steak- Restaurant. Beyfendi yanınıza geliyor, hayvanın neresinden istediğimizi soruyor, kararlaştırıyorsunuz. Sonra gidiyor, gözlerinizin önünde özenle parçanızı kesiyor. Ardından gelip parçayı beğenip beğenmediğinizi, kaç kilo geldiğini söylüyor. Beğenirseniz et pişiyor. Beğenmemeniz gibi bir durum olabilir mi? Hiç sanmıyorum. Buraya kesinlikle aç gitmeniz gerekiyor, masaya gelen et yaklaşık 2 kilo oluyor çünkü. Fiyatı mı? Etin 100g. ı yaklaşık 3€. :) Etin yanına birde ev yapımı şarapları… Şarap değil ama etin lezzeti insanı sarhoş ediyor.
Yemeğimizin ardından, şehirde gezinmeye, mahsenlerde az biraz şarap denemeye devam ettik. Güzelcene dinlendikten sonra ise Siena’ya doğru yola çıktık.
Görüşmek üzere,
supernicevisit