Mardin gezimizin ilk durağı olan Diyarbakır’ ı gezdikten sonra Malabadi köprüsünü görmek üzere doğru yola çıktık. Yolda sohbet muhabbet yaklaşık 2 saat içinde Malabadi Köprüsüne vardık. Köprü Diyarbakır’ ın Silvan ilçe sınırları içerisinde, Batman çayının üzerinde bulunuyor.
Otobüsten iner inmez Silvan’ ın öğle sıcağı bizi karşıladı. Neyse ki tedbirli gelmiştim. Şapkamı aldım, başladık köprüye doğru yürümeye. Çocuklarda peşimizden… Ellerinde haritalar, resimler… ” Abla anlatalım mı hikayesini? Tarihini? Dinlemek ister misin?” İnanılmaz tatlı çocuklardı. Az biraz sohbet ettikten sonra yanlarından ayrıldık. Youtube’ dan bir video buldum. Genç, Malabadi Köprüsünü anlatıyor. Birde ondan dinleyin.
Neyse gelelim Malabadi Köprüsüne!
Harika, harika! İnsanın inanası gelmiyor. Bu kadar eski bir köprü ve bu kadar geniş açıklık! Aklım ermiyor nasıl yapmışlar ta 1148 senesinde. Teknoloji yok, statik hesap yok. Nasıl, nasıl yapmışlar gerçekten ağzım açık izledim köprüyü.
Batman Çayını geçmek için yapılan köprü sadece geçiş amaçlı değil aynı zamanda seyahat eden yolcuların konaklayabileceği bir yapı. Ne hoş değil mi?
Köprünün üstünde gelip geçişin kontrol edildiği kapılar bulunurmuş. Günümüzde bu kapılardan Batman tarafındaki kalmış, diğeri yıkılmış. Bu kapıların sol taraflarından birer merdivenle odalara iniliyor. İşte eskiden bu odalarda seyahat edenler ve giriş çıkışı kontrol eden bekçiler kalırmış.
Malabadi Köprüsünün hikayelerini dinlemeye hazır mısınız?
Aslında Malabadi köprüsünün birçok hikayesi var ama ben size 2 tanesini anlatacağım. Bunlardan birincisi yapılmasının ve adının hikayesi.
“Bad, karşı kıyıda yaşayan bir kıza aşıkmış. Nehrin üzerinde köprü olmadığı için, Bad sevdiği kıza ulaşamazmış. Mecburen nehrin kıyısından karşı karşıya konuşurlarmış. Kız bir gün dayanamamış, Bad’ın yanına gitmeye karar vermiş fakat daha karşı tarafa ulaşamadan suya kapılmış ve kaybolmuş. Genç Bad, tüm aramalarına rağmen sevdiği kızı bulamamış.
Bad, o dönemki Silvan Beyinin yanına gidip “Sevdiğim kız yanıma gelemeye çalışırken suya kapılıp boğuldu. buraya bir köprü yapalım, insanlar rahatça geçebilsinler, sevdiklerine kavuşabilsinler” demiş.Silvan beyinin adamları köprüyü yarıya kadar yapmış ancak köprünün kemer açıklığı çok geniş olduğu için bitirememişler. Bad’ı yanına çağıran bey, köprünün kalan yarsını yapıp yapamayacağını sormuş. Yapabileceğini söyleyen Bad, beye şu şartı koşmuş; “Köprünün kalan yarısını tamamlarsam, senin sağ elini bilek hizasından keseceğim.” Aynı şekilde Silvan beyi de Bad’a köprüyü tamamlayamazsa sağ kolunu keseceğini söylemiş.
Bad köprünün kalan yarısını tamamlamış ve beyin sağ kolunu bilekten kesmiş. Ve köprüye, Kürtçe ‘mal’ (ev) ve Bad ismini birleştirerek ‘Malabadi’ adı verilmiş.”
Ben ne kadar görememiş olsamda köprünün üstünde bir el figürü varmış. Bu figür Beyin kesilen elini sembolize ediyormuş.
İkinci hikayeye gelince;
Karşı köyden bir güzele sevdalanan Xerib, Fatma’yı görmek için her gün Malabadi köprüsüne gidermiş. Bir süre sonra Xerib, kızı istemeye gitmiş. Fakat Fatma’nın babası kızını Xerib’ e vermemiş. Ancak sevdalıların köprüdeki buluşmaları gizlice sürmeye devam etmiş.
Bir gün Fatma’nın babası durumu fark etmiş ve gece yarısı köprüde sevdalılara pusu kurmuş. Silahlar ateşlenmiş; köprü ortasında iki sevdalı öldürülmüş.
Xerib ile Fatma’nın aşkının birde türküsü var… Dinlemek isteyenler! türküyü ekliyorum. :)
“Malabadi köprüsü, Malabadi köprüsü, Orda başladı bitti şu garibin öyküsü. Karşıki aşiretten bir kıza gönül verdi .Aşkı uğruna her gün o köprüye giderdi.Siirt’in dağlarında uçan kuşu vururdu.Fatma’yı okşadıkça gönlü huzur bulurdu. Of garibim of ….”
Görüşmek üzere,
supernicevisit.