Her yazısını merakla başlayıp, zevkle okumaya başladığım biyolojik olmayan kardeşimin bloğuna bu sefer de ben yazmak istedim :)
Bazı gezilerinde kendisine eşlik etme fırsatım oldu. Belki sizler de beni oradan azıcık tanıyorsunuzdur.
Beni de burada yazmaya teşvik eden durum; 7 senedir ayağımın altında olan Çanakkale’nin Küçükkuyu Beldesinin ilk defa bu kadar tadını çıkarma fırsatımın olmasıdır. İstanbul’dan (Çanakkale üzerinden) İzmir’ e doğru gidiyorsanız, Kazdağlarının bittiği yerde sizi Küçükkuyu karşılar. Yunan adaları bir yana, bizim körfezimizin sahillerini de es geçmemek lazım. Zira Kazdağlarının içine saklanmış şelaleleri, zeytinyağı cenneti Ege köylerini gezdikçe; ciğerleriniz oksijene, siz de huzura doyuyorsunuz.
Küçükkuyunun keyfini çıķarabilmek için sahilde çay bahçesi, beach cafe tarzında ufak tefek birçok yer mevcut. Çoğunluğu ailece gidilebilecek yerler, fakat birçoğunda kışın özlemini çeken baylar okey oynuyor. Birde haftanın üç günü canlı müzik yapan, bayan ve aile ağırlıklı olarak ailelerin bulunduğu Fırat Beach var. Viyana’ dan gelen misafirlerimle birçoğunu denedikten sonra yaklaşık 10 günümüzü burada geçirdik. İçlerinde en beğendiğimiz Fırat Beach oldu. Gündüz deniz, çim, güneş eşliğinde; çarşamba, cuma ve cumartesi akşamları ise yakamoz eşliğinde biralarımızı yudumlarken, canlı müzikle güzel şarkılara eşlik etmeye çalıştık.
Küçükkuyu gezilecek yerler:
Küçükkuyu ve çevresinde gezilecek yerler arasında; Zeus Atari, Mihli Şelalesi, Altınoluk Antik Tiyatrosu, Hasanboğuldu Şelalesi benim favorilerim oldu.
Kalabalık tatil yerlerinden uzaklaşıp, temiz hava ile güneşin, denizin tadını çıkarmak istiyorsanız, mutlaka Kuçükkuyu’ ya uğramalısınız.
Görüşmek üzere,
Özlem Fırtına