Kopenhag gezisi: Ilk Defa Iskandinavya

image_2569

Kopenhag supernicevisit

4 saat süren Hamburg- Kopenhag tren yolculuğumuzdan sonra,yılbaşı tatilimizin son ayağı olan Kopenhag’ a vardık. Tren yolculuğumuz çok keyifli geçmişti, onu bir önceki yazımda anlatmıştım zaten. Gelelim Kopenhag’ımıza.

Tren’ den indik, istasyon’ dan şehir çıkışına yürüyene kadar nasıl heyecanlandığımı size anlatamam. ilk defa Iskandinav ülkelerinden birine ayak basıyordum, daha önce hiç olmadığım kadar kuzeye gelmiştim ve Iskandinav tasarımlarını görmek için can atıyordum!!

İstasyondan çıktık ve tam karşımızda otelimizi gördük. Evet Kopenhag’ a gidiyorsanız  Copenhag Plaza adlı oteli seçmenizi şiddetle tavsiye ederim. Hem konumu çok güzel,tam Tivoli bahçesinin karşısında, hem çok rahat hem eski köklü otellerinden biri, dolayısıyla resmen tarih kokluyorsunuz, hem de giriş katında Library adlı harika bir barı var. Kopenhag barlarını ve resotranlarını bir başka yazımda anlattım isterseniz bir göz gezdirin….

Minicik ansiklopedik bilgi:

Toplamda 443 adadan oluşan, fakat sadece 76sında yerleşim olan köprülerle birbirine bağlanmış, özgürlükler dolu bir ülke. Kopenhag ise bu ülkenin başkenti ve aynı zamanda Iskandinav şehirlerinden en kalabalığı.

Bu kısa ansiklopedik bilgilerden sonra gelin Kopenhag’ı keşfedelim!

İlk durak Tivoli Bahçesi:

Otelimize yerleştikten sonra kendimizi dışarıya attık. Hemen karşımızda Tivoli Bahçesi… Tabii gece kapalı olsun dedik, kapısından içeriye bir göz gezdirelim, gezdirdikte! Ama aynı zamanda gözümüze bir yazı daha çarpmaz mı! Tivoli bahçesi kışları kapalıymış! Ah ya gitmeden o kadar çok yazı okudum, insan hiç mi denk gelmez. Halbuki sabah erkenden Tivoli bahçesine gidip bütün günümüzü orada geçirmek istiyorduk. Kısacası ben gidemedim. Ancak hakkında bildiklerim şöyle;

  • 1843 yılında açılmış olan Tivoli bahçesi İstasyonun hemen karşısında konumlanıyor.
  • Içerisinde restoranlar, göller, konser salonları ve lunapark var.Disneyland’ ı yaparken bu lunaparktan esinlenmişler. Lunaparkta bulunan ahşap roler coster ve 80 m. yükseklikte bulunan salıncak ilgi çekici. (aslında lünaparkı odamızın camından gördüm :))
  • Parkta bale, tiyatro gösterileri de yapılıyor.
  • Tivoliye giriş 99dkk, lunapark 200dkk. Bileklikleri onaylatıp gün içerisinde giriş çıkış yapılabiliyor.

Yaz aylarında Kopenhag’a giden okurlarım, siz bana anlatırsanız, deneyimlerinizi paylaşırsanız çok mutlu olurum. 

Tren istasyondan hemen sonra Tivoli bahçesi var. Biraz daha ilerlerseniz Radhuspladsen‘ e varırsınız. Yani belediye meydanı. Sol tarafınızda Radhushaven (belediye binası) olacak. Meydandan geçip ilerlemeye devam ederseniz Kopenhag’ın alışveriş caddesine varıyorsunuz. Stroget!

STRØGET: Alışveriş caddesi

 Avrupa’nın en uzun trafiğe kapalı alışveriş caddesiymiş kendisi. Tam 2 km uzunluğunda. Burası 5 caddeden oluşuyor. Birçok mağaza ve alışveriş merkezi bulunuyor. Aklınıza gelebilecek tüm mağazaları bulmak mümkün. Dükkanların hafta içi 18:00 ‘e, cumartesi günleri 15:00’ e kadar açık olduğunu, pazar günü ise mağazaların hepsinin kapalı olduğunu hatırlatmak isterim. Pazar günü yapılacak en iyi şey sahilde bir kafede oturup manzaranın keyfini çıkarmak olur. Bir diğer yapılacak aktivite ise müze gezmek. Genelde müzeler pazartesi günleri tatil olup, pazarları açık oluyorlar.

Lego cenneti! 

Kopenhag Lego tutkunları için tam bir cennet. Adım başı kocaman lego dükkanları var. Lego, Leg godt: yani iyi oyna! kelimelerinin kısaltılmasıymış. Logo 1934 yılından bu yana 7den 70e herkesin sevgilisi. Benimde en çok oynadığım oyuncağım legolarımdı. Ama minik olanlarından yoktu. Böyle el kadar kocamanlarından vardı. Şimdi neler neler var… Hepsinden almak istedim resmen. Özellikle alt katı restoran olan bir otel vardı. Bayıldım.

Şehrin en güzel limanı : Nyhaun

Rengarenk binalarla çevrili, şirin mi şirin bir liman burası. Eskiden gece hayatının merkezi burasıymış. Şimdi birçok restoran ve kafeye ev sahipliği yapıyor. Ayrıca Kibritçi Kız, Kurşun Asker, Prenses ile bezelye tanesi gibi birçok masalın yaratıcısı Hans Andersen’ in evleri burada bulunuyor. 20 nolu ev ilk masalını yazgığı ev, 67 nolu evde 19 yıl yaşamış.18 nolu evde ise son günlerini geçirmiş.

Kopenhag’tan kanal turu yapmadan dönmeyin!

Nyhaun bölgesi kanal turunun başlangıç noktası. Kanal boyunca bitişik nizamlı rengarenk binalara hayran hayran bakacağınızı düşünüyorum. Tablo gibi resmen! Tur sırasında önemli binaların yanından geçiyorsunuz. Black Diamond binası benim favorim oldu. Sizin ki hangisi?

Şehrin en enteresan ve özgür bölgesi: Christiana

Hippi Cumhuriyeti! Bu bölge 70’li yıllarda Hippiler tarafından işgal edilmiş ve özerkliklerini ilan etmişler.  O zamandan beri burası bağımsız bir mahalle. Ancak burada bazı kurallar var. Mesela Fotograf çekmek, kavga etmek yasak. En önemli yasak ise ağır uyuşturucu kullanımı. Marijuana gibi uyuşturucuları satabilir, alabilir ve içebilirsiniz. Ancak daha ağırlarını kullanmanız mümkün değil. Bu bölgede yaşayanların da kullanımı yasak. Hatta çok sık gidip test yaptırımak zorundalar Eğer kanlarında ağır uyuşturucu madde bulunursa, devletin Christiana bölgesini 3 ay kapatma hakkı var. Evsiz kalmamak için onlarda bu sorumluluklarını yerine getiriyorlar. Gayet hoş keyifli bir ortam gibi duruyor. Herkes kendi halinde, kimsenin kimseye bir zararı yok. Gençler ortalıklarda takılıyor, müzikler çalıyor, danslar ediliyor. Yılda bir kaç Kopenhag’ lılara kere konser veriyorlarmış. Böylece güzel para kazanıyorlarmış.

Girişinde ve çıkışında çektiğim bazı fotograflar birazda olsun içerinin renkli hayatını gösteriyor :)

Başka Başka: 

Şehirde başka nereler görülebilir derseniz, küçük bir liste hazırladım..

  • şehrin simgesi: denizkızı: Lille Havfrue: 1913 yılında Edward Ericson tarafından yapılmış. Minicik, Langeline limanı kıyısında bir taşın üstüne oturtulmuş bir heykel. Kopenhag’ a gelen turisler burda resim çektirmeye bayılıyor.
  • Kraliyet sarayı: Amelienborg Palace: Burası 1043 yılnda Rokoko tarzında inşaa edilmiş. 4 eş binadan ve 1 adet sekizgen avludan oluşuyor. 1974′ te çıkan şehir yangınından bu yana Kraliçe burada yaşıyormuş.
  •  Frelsers Kirke: Christiana bölgesine çok yakın altın kaplamalı döner merdivenli Barok bir kilise. Adres: Sankt Annae Gade 29.

 

Mimarlığe ilgi duyanlar! Kopenhag’ taki bu modern binalar görülmeli: 

  • Danish Jewish Museum: Daniel Libeskind’in tasarladığı harika bir binada harika bir müze. Özllikle mimariye ilgi duyanlar mutlaka gitmeli.
  • The Opera House: Henning Larsen tarafından tasarlanan opera 2005 yılından bu yana hizmet vermekte. Çelik ve cam cephesi tost makinasına benzetiliyor.
  • Concert Hall: Jean Nouvel’in tasarladığı bir şaheser. 1800 kişilik ana salonu ve ekstra 3 ayrı salonu daha bulunuyor.

Benim Kopenhag gezim kısaca böyleydi.  Kopenhag ile ilgili diğer yazılarımda tasarım dükkanlarını ve gittiğim Kopenhag restoranlarını anlattım. Diğer yazılarıma da beklerim…

Görüşmek üzere,
supernicevisit

 

Yazar hakkında