Hamburg, Almanya’ nın Berlinden sonra en kalabalık şehri ve Avrupa’nın Yunanistan’daki Pire Limanından sonra en büyük limanına sahip olsada, gezmek için de bir okadar küçük bir şehir. Küçük ama şehir zenginliğini her halinden belli ediyor. Gerek şehrin dokusundan, gerek insanlarından, gerek sokaklardaki arabalardan ticaretin varlığını anlamamak elde değil.
Biz bu sene yılbaşımızı Hamburg’ta geçirmeye karar verdik. Christmas tatilinden de faydalanarak uzun bir gezi programı yaptık. Önce Amsterdam‘a oradan Hamburg’a ve son olarakta Kopenhag’ gittik.
Amsterdam’dan Hamburg’ a araba ile geçtik. Yaklaşık 4 saatlik bir yolculuktan sonra akşamüstü Hamburg’ a vardık. Hemen otelimize yerleştik. Otelimiz ana tren istasyonunun hemen karşısındaydı. Konumu mükemmel, kahvaltısı oldukça yeterliydi. Hamburg’a giderseniz tercihinizi Eleazar Novum dan yana kullanabilirsiniz. Hamburg’ ta birçok Novum Otel var, rezervasyon yaptırıken dikkat etmekte fayda var.
Hamburg’ taki gezinize Mönckebergstrasse ile başlayabilirsiniz. Bu cadde ana tren istasyonundan (Hauptbahnhof) başlayarak şehrin en önemli binalarının başında gelen Rathaus‘ a kadar devam ediyor. Bu cadde üzerinde sağlı sollu birçok mağaza bulunuyor.
Şehrin en önemli tarihi binası: Rathaus
Neo- rönesans mimariye sahip Rathaus 1886-1897 yılları arasında inşa edilmiş. Özellikle yeşil renkli çatısı ve meydanıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Etkilenmemek elde değil. Günümüzde hala aynı amaçla, devlet işleri için kullanılıyor.
Rathaus’ u gördükten sonra sağ tarafa doğru devam ederseniz minik bir Venedik ile karşılaşacaksınız. Alster Arcades adında anılınan bu bölge 1843 yılında büyük bir yangın sonrası Venedik örnek alınarak tekrar inşaa edilmiş. Sizce de San Marco meydanına benzemiyor mu? Özellikle yaz aylarında oldukça kalabalık bir bölge burası kafeleriyle restorantlarıyla cıvıl cıvıl.
Şehrin ışıltılı gölü: Alster
Yeri gelmişken, Hamburg’ta iki parçadan oluşan Alster gölü bulunuyor. Küçük parça çok güzel binalar ile çevrili. Büyük parçanın bir ucu ormanlık bölge diğer tarafında lüks villalar bulunuyor. Beni en mutlu eden ise gölde kürek kulübünün çalışmalarını izlemek oldu. Eğer gölde küçük bir gezinti yapmak isterseniz Jungfernstieg metro istasyonu çıkışında bulunan iskeleden teknelere binebilirisiniz.
Hamburg’ ta Alışveriş
Hamburg’ a gezerken gerçekten çok şaşırdım. Şehir resmen alışveriş şehri. Özellikle kadınlar alışverişe çok düşkün. Şehrin herbir yanı mağaza. Özellikle öğle saatlerinde caddeler inanılmaz kalabalık. Hamburg’ ta beni şaşırtan bir başka nokta ise, neredeyse sokak başı saat satan mağzaların bulunmasıydı. Hayatımda ilk defa bir şehirde bu kadar çok saat satan mağaza gördüm.
Alışverişinize Mönckebergstrasse’ den başlayabilir, Alter gölü yakınındaki dünyaca ünlü markaların bulunduğu Alter Wall ve Neuer Wall caddelerine gidebilirsiniz. Özellikle Neuer Wall’ da çok kaliteli ve lüks mağazalar bulunuyor.
Reeperbahn: Hamburg’ ta Red Light District
İşte burası da Hamburg’ un Redlight bölgesi. Liman tarafında. Tabii böyle bir bölgenin limana yakın olması oldukça mantıklı. Burası bizim gözümüze Amsterdam’ daki gibi güvenilir gözükmedi ve daha gezeceğimiz birçok yer olduğu için söyle bir 5 dakika dolanıp ayrıldık bu bölgeden. 5 dakkalık gezimiz sırasında yolda birçok “moonboot” giymiş kız gördük. Sonradan anladık ki bu kendilerini belli etmek içinmiş. Burada o ayakkabılardan giyip gelmiş bir turisti düşünmek bile istemiyorum.
The Beatles hayranları! 1960’larda The Beatles’ın sahne aldığı birçok bar bu bölgede bulunuyor. Star- Club, Kaiserkeller, Top-Ten bu barlardan bazıları.
Hamburg’un incisi:
Avrupa’nın en büyük ve en önemli kentsel dönüşüm projesi olan HafenCity’ i görmek beni inanılmaz heyecanlandırdı. Dev proje! Projenin 2025 yılında tamamlanması planlanmış. Ama şimdiden birçok bina hazır hatta ki insanlar artık bu binaları kullanıyor. Hafencity, nehir kenarında yepyeni lüks apartmanları restoranları ve mağazalarıyla, herkesi büyüleyecek gibi duruyor. Mimari olarak çok başarılı, her detay düşünülmüş harika bir proje. Özellikle tam bitmemiş bile olmasına rağmen Hamburg Elbphilharmonie binası tam anlamıyla bir şaheser. Filarmoniyi gördükten sonra mimaribüro Herzog& de Meuron‘ a birkez daha hayran kalıyorum.
Hamburg’ta Balık Pazarına gidelim…
Hamburg’un en keyifli yerlerinden biri balık pazarı kuşkusuz.Hergün sabah 5 ten 11′ e kadar açık oluyor. Buraya sadece balık almaya gelenler değil, onlardan daha çok turistler geliyor.Özellikle Pazar günleri daha bir hareketli oluyormuş.. Balık pazarında sabah 5’ten itibaren yaklaşık olarak 11-12’ye kadar değişik gruplar canlı müzik yapıyorlar. Onları dinlerken yapılacak en güzel şey ise sabah kahvaltısı olarak balık ekmek ve biranın keyfini çıkarmak. Harika!
Bunların dışında yapmak istediğim ama malesef benim gidemediğim 2 yer var. Bir tanesi birçok önemli yapının minyatürlerinin olduğu park: Miniatur Wunderland (çok iyi olduğunu söylüyorlar), bir diğeri ise Hafen city içinde bulunan, çeşit çeşit baharatları koklayıp tadabileceğin Spicy’s museum.
Hamburg’ta ne yesek ne içsek?
Deniz ürünlerini tadını çıkarmak için harika bir şehirdesiniz!Bol bol balık ve deniz canlıları yemenizi öneririm. Geçen yazımda anlattığım limanda bulunan Fischerei Hafen Restaurant‘ ı es geçmeyin derim. Tam anlamıyla mükemmel bir restorandı.
Balık halinde balık ekmek keyfi fena olmaz diye düşünüyorum.
Almanya’ da sokakta bira içip, sosis yemeden gelinir mi hiç? Sokaklar biracı ve sosisçi dolu. Bir tanesini gözünüze kestirin ve adını çıkarın. Özellikle Alster gölü çevresi tercihiniz olabilir.
Peki biz başka hangi restorana gittik? Şehrin en ünlü pasajlarından biri olan Mönckebergerstrasse üzerindeki Lavanderhaus’ ta bulunan Tschebull adlı Avursturya restoranına gittik.
Güzel bir kokteyl bar arıyorsanız kesinlikle Le Lion!!!!! Rathaus’ a inanılmaz yakın. Haftalar öncesinden rezervasyonunuzu yaptırmayı ihmal etmeyin!!! :)) Yoksa yer bulmanız neredeyse imkansız.
Görüşmek üzere,
supernicevisit