Maribor’ dan çıktıktan yaklaşık 1,5 saat sonra Ljubljana‘ ya vardık. Arabamızı tam merkezde bir otoparka bıraktık. Açık bir otoparktı. Açıkçası navigasyon bizi nereye getirdiyse… Oh sağolsun öyle güzel yere getirmiş ki…
Prečna Ulica sokağından aşağıya doğru yürümeye başladık. Kısacık bir sokak zaten. Hemen karşımıza çıkan cadde Trubarjeva Cesta. Burası şehrin en kalabalık caddelerinden bir tanesi. Trafiğe kapalı. Bu cadde Ljubljanica nehrine paralel olarak ilerliyor. Biz Prečna Ulica’ dan aşağıya inince bu caddeyi tam ortadan kesmiş olduk. Önce biraz sola sonra sağa doğru yürüyerek caddeyi boydan boya gezdik. Caddede bir çok kafe, mağaza bulunuyor. Cıvıl cıvıl, insanlar çok keyifli. Şehir güzel sinyallerini vermeye başladı bile!!
Evet yine bir Avrupa şehri ve yine şehri ikiye bölen bir nehir: Ljubljanica.
Ejderha Köprüsü:
Trubarjeva Cesta’ yı gezdikten sonra Ljubljanica nehrinin kıyısına indik. İlk önce şehrin simgelerinden biri olan Ejderha köprüsüne gittik. Köprünün dört bir yanında yeşil Ejderhalar bulunuyor. Köprü araç trafiğine de açık. Dolayısıyla resim çekerken çok dikkat edin.
Ejderha köprüsünü gördüğümüze göre, Ljubljanica nehri kıyısında yürüyerek şehri gezmeye devam edebiliriz. Yürüdükçe, gördükçe şehri her adımımda beni daha çok heycanlandırdı.
Ljubljana kesinlikle harika bir şehir!!
Hiç ama hiç ummazdım, küçücük bir şehir ama cıvıl cıvıl. Insanları çok keyifli, sokakları gerçekten neşe saçıyor. Nehrin kıyısında birçok kafe bulunuyor. Hava parıl parıldı. Şarabımızı yudumlamak için bir kafeyi gözümüze kestirdikten sonra gezimize kaldığımız yerden devam ettik.
Prešeren Meydanı
Az ilerde Prešeren Meydanı ve Sloven şair France Prešeren‘ in heykeli bizi bekliyordu. Bu meydan tam şehrin kalbinde bulunuyor. Meydanı çevreleyen binalar oldukça güzel. Ama meydandaki bir başka güzellik ise üçlü köprü. Resim çekmek için harika bir nokta. :)
Üçlü Köprüden geçip bir sağa bir sola:
Üçlü köprüden geçerek şehrin diğer kıyısına vardık. 2 tane seçeneğimiz var ya sağ ya sol. Biz öncelikle sola doğru gitmeye karar verdik ve eski şehire gelmiş olduk. Eski şehirde iki tane meydan bulunuyor. Bu meydanlarda birçok organizasyon yapılıyormuş. Ogün de çok güzel gösteriler vardı. Meydanı çevreleyen, çok güzel korunmuş. Ortaçağdan kalma binalar harikaydı.
Eski şehiri gezdikten sonra köprünün sağ tarafına doğru yürüdük. Hemen şehir pazarı karşımıza çıktı. Yerel yemeklerin tadına baktık. Çok keyifliydi. Pazar her zaman oluyormuş bu alanda. Gittiğinizde mutlaka uğrayıp, yerel yemeklerin tadına bakın.
Karnımızı da doyurduktan sonra gözümüze kestirdiğimiz kafeye giderek akşam güneşinin ve cıvıl cıvıl şehrin tadını çıkardık.
Görüşmek üzere,
supernicevisit