Avrupa şehirlerini gezdikçe birbirlerine aslında ne kadar çok benzediklerini düşünmemek elde değil. Ancak bazıları var ki onların kendine has mimarisi, dokusu, havası, kültürü ve güzellikleri var. Paris, Viyana, Roma, Venedik ve tabiki Amsterdam işte bu bahsettiğim şehirlerden. Bu şehirlere üç- beş defa daha gitsem sıkılmam, her seferinde başka güzelliklerle karşılaşabilirim.
Geçtiğimiz Aralık sonu 4 gün Amsterdam’daydım. Amsterdam’a daha önce birçok kez gittim, sanırım 4-5 olmuştur. Ve yine bambaşka bir Amsterdam’ la karşılaştım.
Amsterdam ile ilgili aklıma gelenler, neler yapılmalı, nereler görülmeli, otel seçimi… Merak ettiğiniz başka herhangi birşey olursa paylaşırsanız cevap vermeye çalışacağım. Eklemek istediğiniz bilgileri büyük bir heyecanla bekliyorum.
O zaman başlıyorum,
Kahverengi şehir dokusu, kanallar, köprüler ve bisiklete binen insanlar dörtlüsünü gördünüzmü anlayın burası Amsterdam. Eh tabii küçük yanılmalar olabilir, Hollanda’ nın bazı şehirleri Amsterdam’ ın küçük versiyonları gibi. Mesela mini mini Üniversite şehri olan Delft. Olsun genel olarak görünüş bu. Zaten Amsterdam’ a gidince hatta daha çok döndükten sonra sizde bana hak vereceksiniz.
Amsterdam’ ı düşündüğümde ilk aklıma gelen kanalları, kanalların üzerinden geçen köprüler ve bu köprülerden muhteşem gözüken beyaz kremalı çikolatalı pasta evleri :)
Amsterdam evleri:
Evet kremalı pasta gibiler çünkü binalar kahverengi tonları beyaz şeritlerle hareketlendirilmiş. Benim gözümde pasta. Hatta birde hafif öne eğimliler (nedenini birazdan anlatacağım) ki bu da sanki kremayı çok kaçırmışsında pastanın keki kaymış duygusu yaratıyor bende.
Bitişik nizamdaki bu apartmanlarda oturmak biraz dertli hele ki eşya taşımak!! Nedeni ise apartmanların çok dar ve çok dik merdivenlerinin olması. Annemle 2009 yılında gittiğimizde bir apartmanın 1. katında bulunan pankekçiye gitmiştik. İşte merdivenleri böyleydi. Düşünsenize 3. katta oturduğunuzu hergün bu merdiven birde eller doluysa, eyvah eyvah :) Malesef çoğu apartmanda asansör de yok.
Peki büyük eşyalar mesela kanepe, buzdolabı nasıl taşınıyor derseniz, bulmuşlar çaresini.. Dikkat ederseniz binalar hafifçe öne doğru eğik, pencereleri geniş ve en üst kısmında minik bir vinç bulunuyor. İşte bu minik vinç yardımıyla eşyalar yukarı çekiliyor, geniş pencereler sayesinde içeri alınıyor ve binanın hafif eğik olması ise alt kattaki komşunun camını kırmadan taşımayı tamamlamaya olanak sağlıyor. Zorlu ama çözmüşler mi çözmüşler :)
Aklıma gelmişken anlatayım, Amsterdam sularla pek haşır neşir olduğundan malesef fareleri bol. Evlerden ve dükkanlardan fare çıkması normal bir durummuş. Eh buna da çözüm bulmuşlar. Kedi. Her eve lazım.. Çoğu evin ve dükkanın kedisi var. Hatta dikkat edin, geceleri dükkanların camlarından içeriye bakarsanız kedileri görebilirsiniz.
rttttt
Amsterdam’ ın bir diğer güzelliği: kanalları
Peki Amsterdam’ da neden bu kadar kanal var? En önemlileri hangisi?
Hollanda’ nın topraklarının büyük bir bölümü deniz seviyesinin altında olduğundan bir gereklilik sonucu denize setler çekilmiş,kanallar yapılmıştır. 17. yy da Hollanda’ nın altın çağında kanal yapımına başlanmıştır. Yani bu kanallar başarılı bir şehir planlamasının sonucudur.
Bu kanallar yarım daire ve IJ koyunda bitecek şekilde kazılmıştır. Günümüzde kanalların birleşiminde ana tren istasyonu da bulunur. Yani şehrin ana istasyondan dalga dalga yayılarak büyüdüğünü düşünebiliriz.
İlk önce 4 ana kanalı açmışlar. Bunlardan ilk üçü Herengracht (centilmen kanalı), Keizersgracht (imparator kanalı) ve Prinsengracht (prens kanalı) yerleşim için; en dışta bulunan günümüzde Nassau/Stadhouderskade adıyla alınan kanal ise şehri savunma amaçlı kazılmıştır.
alperingezirehberi‘ nin amsterdam yazısını okuduğumda çok pratik bir bilgiye ulaştım. Blogunda şöyle yazmış: “Kenti dolaşırken yolunuzu kaybederseniz, kanalların merkezden dışa doğru alfabetik dizildiğini (H, K, P) akılda tutmakta fayda var.”
Zaman içerisinde bu ana kanallara paralel ve dik birçok kanal açmış, deniz ticaretini ve taşımacılığını kolaylaştırmışlardır. Şehir ise birbirine 1281 adet köprü ile bağlanmıştır.
Eh sonuç ise bence mükemmel!
İyiki deniz ticaretine önem vermişler :)
Amsterdam’ da ilk aktivite: Bot turu
Amsterdam’ da yapılabilecek en güzel ve ilk aktivitelerden biri kanalda bot turuna çıkmak. Hem böylelikle şehri anlamanız kolaylaşacaktır. Bot turlarında önemli binaların yanından geçerken ingilizce anlatım yapılıyor. Bir yandan bilgilenirken bir yandan da güzel fotograflar çekebilirsiniz. Bu sene gittiğimde nedense gözüme çarpmadı ancak geçen senelerde bot turu yaparken en hoşuma giden eski botların karaya bağlanması ve ev olarak kullanılmasıyla karşılaşmamdı. Amsterdam’da 2,500 tane bot-ev varmış
Bot turları yapan birçok firma var bunlardan en popülerleri “Holand international” ve “Blue Boat Company“dir. Bana göre hiçbirinin farkı yok ya neyse. 1 saatlik tur için fiyatlar 12-15 €. Biletleri turun kalkış noktalarından alabilirsiniz. Benim şu an aklımda olan kalkış noktalarından biri ana tren istasyonu diğeri ise Casino ve Hardrock cafenin olduğu köşe. Eminimki yürüken daha birçok yerde karşılaşacaksınız. Kesinlikle verdiğiniz paraya değecek bir aktivite olacak. Akşam yemekli bot turlarıda oluyor. Amsterdam’daki çeşit çeşit bot turları ile ilgili detaylı bilgi buradan alabilirsiniz.
Şehrin olmazsa olmazı: Bisikletler
Kanalların keyfini yürüyerek ve bisiklet kiralayarakta çıkarabilirsiniz. Hele hava güzelse dümdüz yollarda bisiklete binmenin keyfi bir başka! Biliyorsunuz Hollanda’ da en yaygın ulaşım aracı bisiklet. Amsterdamfaq sitesine göre şehirde 600.000 tane bisiklet varmış. Yani neredeyse şehirin nufusu kadar.
Şehirde trafikte en çok hakka bisikletler sahip. Bisiklet yolları var şehrin bir ucundan diğer ucuna. Diyelim ki karşıya geçeceksiniz hem bisiklete hem yayaya yeşil yanıyor aman sakın yola atlamayın ezip geçer vallahi yol onun! Zaten özellikle merkezde bisikletliler turistlerden ve onların kuralsız davranışlarından bıkmışlar. Yayaların üstüne üstüne sürüyorlar. :)))
Kahverengi pasta evler, kanallar, köprüler, bisikletlerden sonra bence sırada Amsterdam’ daki özgürlükler var.
Gezilecek tarihi bina, kilise yok mu derseniz Amsterdamda çok yok derim. Ya müze? Şehir müze kaynamasına rağmen çoğu minnacık. Tabiki önemliler ve çok güzeller var. Onlara ilerleyen satırlarda yer vereceğim.
Öncelikle Özgürlükler şehri Amsterdam!
Ülkede fuhuş yasal ve yaygın, eşcinsel evlilik yapılabilir, az miktarda hafif uyuşturucuların satışı ve kullanımı yasal olmasa bile serbest. Ancak bu özgürlükler sizi yanıltmasın. Herşeyin bir sınırı var. Ayrıca bu özgürlüklerin verilmiş olması ülkenin güvensiz olması anlamına gelmiyor. Aksine Hollanda en az olay çıkan ülkelerden bir tanesi.
Ayrıca kendi halkı pek fazla uyuşturucu kullanmıyor. Abartanlar ise ne oldum delisine dönen turistler…
Biliyorsunuz Amsterdam’ ın ünlü Red Light District’ i var. Bu bölgede kırmızı ışıkları olan vitrinlerde vücutlarını sergileyen kadınlar var. Duyduğuma göre dünya üzerinde en eski genel ev bölgelerden biri burası. Sokak sokak… Sarışınların çoğunlukta olduğu sokak, gözlüklülerin olduğu sokak şişmanların, zayıfların bulundukları sokaklar. Herkesin zevkine göre kadın var gibi duruyor. Müşterisi gelen kadın perdesini çekiyor kırmızı ışığını söndürüyor. Travestilerde var. Onların ışığı morumsu haberiniz ola.
Enteresan bir bölge. Turistlerin ailecek geldiği, şaşıra şaşıra dolandıkları bir yer burası. Güvenliğin son derece yüksek olduğu kimsenin birbirini rahatsız etmediği doğal olarak karşılanılan bir bölge. Yanlız fotograf çekmek yasak. Red Light’ ı gezmeden gelmeyin bu da bir başka kültür.
Bir diğer özgürlük ise az miktarda hafif uyuşturucuların satışı ve kullanımı yasal olmasa bile serbest olması. Şehir içide ‘coffee shop’ adı verilen kafelerde kullanımı serbest.
Şehirde birçok yerde bulunan ‘The Bulldog’ Amsterdam’ da konusu geçen bazı flimlerde yer alan ‘De Dampkring’ adresiniz olabilir.
Şehri gezmeye devam etsek mi? Amsterdam’ı keşfetmenin en güzel yolu sokaklarda salına salına dolaşmak. Şehrin güzelliği sokaklarda, insanların hareketli hayatlarında.
Amsterdam Meydanları
Amsterdam’da birçok meydan var, bu meydanlar özellikle yaz aylarında çok renkli oluyor. Şehrin tarihsel olarak en önemli meydanı DamSquare. Dam Meydanında, Koninklijk Palei (kraliyet sarayı) tüm ihtişamı ile sizi büyüleyecektir. Yine meydanda bulunan Madame Tussoud‘ u gezmek eğlenceli olabilir. İçerisinde ünlülerin, sanatçıların, politikacıların… balmumu heykelleri bulunuyor.
Eğer bol kafe, restoran ve barların bulunduğu meydana gitmek isterseniz Rembrandtplein, her saat canlı bir meydan arıyorsanız Leidsplein, HardRock kafenin ve Casinonun da bulunduğu bol oyunlu eğlenceli bir meydan isterseniz, mesela meydanda satranç oynamak gibi Max Euweplein. Amsterdam meydanları saymakla bitmez, şehirde salına salına gezinirken daha birçoğu ile karşılaşacaksınız.
Amsterdam’da Müze keyfi
Duymuşsunuzdur Amsterdam Müze cenneti. Onun müzesi şunun müzesi binlerce müze adı… Ben baştan söyleyeyim de hayal kırıklığına uğramayın. Çoğu müze (müze demek ne kadar doğru tartışılır) mini mini. Tabii özel ilginiz vardır o ayrı ama yoksa pek tavsiye etmiyorum. Yanlız 3 tanesi var ki Amsterdam’ a gelmişken kesinlikle görülmeli.
Bunlardan ilki Müze ev olan AnnaFrank’ ın Evi. 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerden saklanan Yahudi 2 ailenin yaşadıklarını minik kızları günbegün not etmiş. Yıllar sonra o günlük bulunmuş ve yazıları dünyayı derinden etkilemiştir. AnnaFrank ve ailesinin evini görmek ve o zamanları öğrenmek isterseniz ev Prinsengracht kıyısında bulunuyor.
Museumplein’ de ise iki tane görülmesi gereken müze var bunlardan biri Modern sanatlar müzesi olan Stedelijk, bir diğeri ise ünlü ressamın eserlerinin bulunduğu VanGogh müzesi. İkisi de birbirinden kıymetli!
Ah birde hani şu herkesin Amsterdam’ a gittimi önünde resim çektiği I amsterdam yazısı var ya, işte o da Museumplein’ de. Eh bende çektirdim eksik kalmasın. Çok kalabalık oluyor ama boş zamanı yakalamak lazım bizim malesef o kadar vaktimiz olmamıştı.
Amsterdam’ da çiçek pazarı
Amsterdam’ da en sevdiğim köşelerden biri burası. Çok mutlu ediyor beni. Eğer sizde çiçek pazarına gitmek isterseniz, ki buradan uygun fiyata binlerce çeşit çiçek tohumu veya saksı bitkisi almanız mümkün,
adresi hemen veriyorum. Koningsplein ve Muntplein (Koning ve Munt meydanları) arasında Singel kanalının üzerinde yer alıyor. Eskiden çiçekçiler bu bölgeye teknelerle yanaşırmış. Günümüzde ise sabit prafabrik yapılar var.. Çok eğlenceli çok cici biryer.
Amsterdam’ın peynirlerinin tadına bakmadan dönmeyin!
Çiçek pazarının tam karşısında Amsterdam’ın en ünlü peynircisinin dükkanı var. Old Amsterdam! Gelmişken uğramamazlık etmeyin. Zaten kendini hemen belli ediyor gel gel şu güzel peynirlerimi dene diye sizi çağırıyor.
Bir marka daha var Henri Willig. Onların da türlü türlü Hollanda peyniri bulunuyor. Çeşit isterseniz burayıda tavsiye ederim. Ama peynir alacaksanız, önce bir Old Amsterdam peynirinden alın sonra Henri Willig ile devam edersiniz :) Inananın Old Amsterdam pek bir güzel…
Yine dilimlenmiş peynir almak isterseniz, (Hollanda tekel işletme mantığına sahip olduğu için) ülkede görebileceğiniz tek market markesı olan Albert Heijn’ dan birçok peynir çeşidi bulabilirsiniz. Albert Heijn’ a girmişken birde karamelli waffle’lardan alın. (Stroopwafels) Albert Heijn’in kendi markasının tadı oldukça güzel. Dikkat edin bir sadesi var bir karamellisi. Aa tabii şehirde kurulan pazarlara denk gelirseniz orada bunların taze yapılmış sıcacığından yiyebilirsiniz. Mükemmel
Peynirciler Waffelelar da böyle. Peki Amsterdam’ da nerede yemek yenir derseniz birkaç restoranı daha önceki yazılarımda anlatmıştım. Supperclub, Van Vlaanderen, Lost in Amsterdam, Amsterdam Patatesleri…. Onlara bir göz gezdirebilirsiniz.
Amsterdam’ da otel tercihi
Amsterdam’ da otelinizi seçerken dikkat edilmesi en önemli nokta, otelinizin şehir merkezinde olması. Amsterdam yürünebilir bir şehir. Tatilinizin daha da keyifli geçmesini isterseniz tercihinizi şehir merkezinden kullanın derim. DamSquare çevresi iyi bir tercih olacaktır. Biz gittiğimizde o civarda boş otel bulamamıştık. Museumsplein yakınında bir otelde kaldık. Owl Hotel. Yürüme mesafesi biraz fazlaydı ama olsun hiç sorun olmadı. Yine gitsem yine aynı otelde kalırım. Otelimiz hem temiz hem rahat hemde şehrin ana merkezine göre daha sakin bir bölgedeydi.
Güzel bir Amsterdam gezisi geçirmeniz dileğiyle,
Görüşmek üzere,
supernicevisit